29.10.21 ~
Bir nehir yatağı gibi mi acaba hayatımız
Ve bizler ise o yatakta akıp giden suyun ta kendisi
Duruma göre, şartlara göre, havaya göre
ara sıra berraklaşan zihnimiz…
Bazen derinden bazen ise sığ toprakların üzerinden, kayalarda, yosunlu taşlarda usul usul akan
Ara sıra hiddetlenen, köpüren
Ara sıra aniden sessizleşen. masumiyet ve şeffaflığa bürünen,
işte o sessiz anlarda öz benliğinizi hatırlıyorsunuz aniden, geçici bir an hissediyorsunuz bir kez daha ama o da geçiyor herşey gibi - hayatın ta kendisi gibi şekil değiştiriyor, akan su gibi
Kalmıyor ki olması gerektiği gibi - berrak ve saf, ne huzurda kalabiliyor, ne evinde, ne yatağında,
ne de girdiği yolda…
Durmaksızın akıyor
bazen çok hızlı bazen de tahammül edilemeyecek kadar yavaş
Zaman zaman çamura karışıp görüşümüzü engelleyen gelgitlerimiz
Ve o gelgitlerin karşı konulamaz cazibesi…
Dinginliği bir kez daha sevdiren, özleten yoruculuğu
O kadar çoşkuyla akar ki bazen hayat kendi sesinizi duymanız mümkün olmaz
Farkında olmadan kaptırıp gidersiniz
Kendinizi, bilmediğiniz tanımadığınız yabancı topraklarda bulana kadar
Tekrar keşfe başlarsınız
Ancak hiç durmazsınız, duramazsınız
Hep durmaksızın akmaktan yorgunluğumuz bitiyor mu acaba eninde sonunda ?
Su da yazmaya çalışmak gibi mi acaba hislerimiz
Hissettiklerimiz
Peki bel bağladığımız inançlarımız
Hem kendimiz, hem çevremiz, hem de hayatın zorlukları ve güzellikleri hakkında düşündüklerimiz
Yoksa onlar da evriliyor, hiçbir zaman eskisi gibi olamıyor mu acaba
An be an durmaksızın dönüşüyor mu?
Geri dönmek mümkün mü acaba
Tekrar aynı hazları, endişeleri, çalkantıları tecrübe etmek
Yoksa onlar da mı asla eskisi gibi, önceki gibi olamıyor…
Comments